AĞLAR BABA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AĞLAR BABA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2011 Cuma

AĞLAR BABA



:)
Bayburt'un Manevi Önderler

Ağlar Baba


Şair. Bayburt’un Oruçbeyli köyünde dünyaya gelmiştir. İrşadi Baba almış olduğu Arapça ve Farsça eğitimin yanında tasavvufi yönden de kendini çok iyi bir şekilde yetiştirmiştir . Dedesi Büyük İrşadi’nin bitiremediği “Kısâsı Enbiyâ” (Peygamberler Tarihi) manzum eserini tamamlamıştır .

Ağlar Baba günün birkaç saati dışında bütün zamanını ibâdetle geçirmiştir. Mahdûmu Ahmet Baba Hazretleri'nin anlattıklarına göre Ağlar Baba'nın zâhirde herhangi bir mürşidi yoktur. Yattığında bütün vücûdu ile tevhid çekmeye başladığını ve 13 yıl sürekli ağladığını yine Ahmet Baba Hazretleri söylemektedir. Yine bir şiirinde "Aşk-ı Rabbânî'ye düşer göz yaşı döken kişi" demektedir. İçindeki öteler buudlu aşk ve bu aşkın gözyaşlarında tecellisi ile Ağlar Baba olarak anıla gelmiştir. Şair, şiirlerinde de bu mahlası kullanmaktadır.


(Ağlar Baba) (1880-1958)

Ağlar Baba dünyada iken dünya namına her şeyin künhüne ermenin çok ötesinde, öteler ötesinin daha da ötesine sözcüklere sığdırılamayacak sırlara vakıf olmuştur. O Bayburt'un az bulunur manevî dinamiklerinden biri olarak sırrın tarihine damgasını vurmuş, her gönülde yer edinmiştir.

Ağlar Baba dedesi İrşâdî Baba'nın yarıda bıraktığı Kısas-ül Enbiyâ (Peygamberlerin Kıssaları) isimli eseri tamâmlamıştır. Miftâh-ul Kulûb, İnna Enzelna Sûresinin Tefsîri diğer eserleridir.

Ağlar Baba'nın şiirlerinin bir araya getirildiği çeşitli kitaplar bulunmakla beraber, bazı şiirleri de dergilerde yayınlanmıştır.

Şiirlerinde İrşâdî, Ağlar Baba, Ağlar Gülmez ve Bâkî mâhlaslarını kullanmıştır.Ağlar Baba'nın şiirlerinde tasavvufî coşku had safhayı çoktan aşmış, dünyaüstü bir derinliğe ulaşmıştır. Onun her şiiri bir irşâd soluğu niteliğindedir. Devrinin samimi söyleyiş tarzına sahip şairlerindendir.Ağlar Baba'nın şiirleri âyetlerle iç içedir. Bir çok şiirindeki esin âyetlerle süslenmekte ve daha bir etkileyicilik kazanmaktadır.

Şiirlerinde bütün bir İslâmî kültür bulunmakla beraber, acziyet ve mahviyet onu ziyâdesiyle etkileyen bir temadır. "Seyrettim âlemin nokta harfini" dizesiyle başlayan şiiri bunu açıkça göstermektedir.O içindeki sonsuz aşkı ve gücü bütün her şeyi yaratan yüce Allah'tan almıştır. O'nun nûrunda yok olmuş ve onun nûrunda hayat bulmuştur. Bütün varlığını ve öz kul oluşunu o sürekli ağlaması ve cezbesi ile O'na borçludur. O'na teslim olmuş, O'nun aşkıyla yanmıştır. Her zaman O'nda olmak istemiş ve O'nda bulunmak uğruna, hep onda yaşamak adına her türlü meşakkate râzı olduğunu " Tek bulayım Mevlâ'm seni" şiirinde dile getirmiştir.

Asıl adı: İrşâdî'dir.
Babasın adı: Ahmet Küşâdî,
Annesinin adı: Ümmü Gülsüm'dür. 
Soy kütüğü: İnsanlığın İftiharTablosu
Son elçi Peygamber Efendimize (s.a.v.) dayanmaktadır.
Dedesinin adı da: İrşâdî olduğu içün, dedesine
Büyük İrşâdî, kendi ise dedesinden sonra madde âlemine geldiğinden kendisine
Küçük İrşâdî denmektedir.

Dedesi Büyük İrşâdî Baba Hazretlerini görmemiş yalnız dedesi gibi, Üveysî babından içeri girdiğinden dedesi tarafından manen irşâd olmuştur. Dedesi Büyük İrşadi Baba Hazretlerinin mensubu olduğu, Erzincalı Vehbi Hayyat (Terzi Baba) Hazretlerinin Nakşi Üveysi kolunda irşad vazifesi almış, günün onaltı saatini ibadetle geçirmiştir. Ağlar Baba, “Mutu kable en temutu” sırrını aşmış, söylediklerini yaşamış olan Anadolu erenlerindendir.


Ol Güzel Yare 

Ne yapayım gönül senin elinden
Niye düşüyorsun ah ile zare
Ben de kınamanam seni ey gönül
Sen aşık olmuşsun ol güzel yare

Sennen bu aşkın yoluna düştük
Ol yar bahçesinde ne nişan gördük
Şeyda bülbül gibi yanuben solduk
Sen aşık olmuşsun ol güzel yare

Bu aşık evvel sere gelmiş
Ezeli ervahta yarini görmüş
Ol zaman bu ruhum hem aşık olmuş
Ruh aşık olmuştur ol güzel yare

Bunun aslı nedir dinleyin beni
Ecdadımın vardır bir mihrap yeri
Ol mihrabın rükni istedi beni
Gece aşık oldum ol güzel yare

Rüyamda görmüşem boş kalan yeri
Destinde yanıyor kandilden nuri
Ceddim Mürşid olmuş gözlüyor beni
Gece aşık oldum ol güzel yare İnayet eyledi

Allah u Hadiİki tek mürşidi dil güzüm gördi
Vehbi Hayyat da dersimi verdi
Gece aşık oldum ol güzel yare

Kamil mürşitleri rüyada gördün
Hakikat marifet dersini aldın
Ağlar Baba sen de bir hale erdin
Geca aşık oldum ol güzel yare


SEYRETTİM


Seyrettim âlemin nokta harfini
Mâhlûkattan ednâ ben beni buldum
Okudum soldaki rakk-u kitabı
Cümleden günahkâr ben beni buldum

"Tehte-s-serâ" ilin tekebbür bulur
"Kitab-ı merkum"a bağlanur kalur
Okur kitabını pek rezil olur
Rezil rüsva zelîl ben beni buldum

Tevâzû feth eder Arş'ın bâbıni
Okur Ümm-ül kitaptaki satrıni
Dâreyninde olan kisb ü kârini
Çeşm-ü a'mâ fakîr ben beni buldum

Kisb ü kâri alan aldı ezelden
Hicâplar içinde enver güzelden
Mü'min ölmez hayat bulur Hızır'dan
Ölüm ocağında ben beni buldum

Herkes tılsm-u a'zam aramış bulmuş
Atmış varlık kürkin bir palâs geymiş
Hakikat kılıncın eline almış
Kılınçsız kalkansız ben beni buldum

"Vedduhâ" buyruldu semâdan geldi
Hikmet dersin okuyup Muhammed kandi
Yetim ümmetlere dest-gir oldi
Bu nâs içre yetim ben beni buldum

Mülk-ü Ukbâ hayrın tebşir eyledi
"Hayrun leke" hüccet ispât yolladı
Ağlar Baba bu esrâra ağladi
Ağlayup gülmeyen ben beni buldum



Aman rûhum
Aman rûhum öz yârinden ayrılma
Dâima dünyâda kalmamak da var
"İzâcâe" ecel gelür darılma
Âhirete gidüb gelmemek de var

Aldanma ağyârın zenbûr bâlına
Bakmagil dünyânın hasb ü malına
Atla mor menemşe lâle dalına
Her zemân güllerde ötmemek de var

Şûm u kesret ile vassâfa girme
Âîl bâbın açub ağnayı örtme
Dîldeki dîl-dârı kalbinden sürme
Cânda cânân gider gelmemek da var

Mürg-i kuş kafesten ansızın uçar
Rûh berzâhı bulur ten sîne göçer
İki melek suâl bâbını açar
Suâle cevâbı vermemek de var

"Er-rahmânı vafden" geldi Kur'ân'da
Kimi yayan kimi burâk binen de
Kimi berk ü hâtib olub uçanda
Sırât köprüsünü geçmemek de var

Kürsi üzre kadı müfti oturur
" İkra' kitâbeke" nidâ olunur
Ayılın mücrimler ânda buyrulur
Mücrîm gürûhiyle ayrılmak da var

Okunur fermânlar görülür hesâb
Vuslât u Cennet'e yok elem azâb
Bâ-kemâl ü rü'yet olunca hitâb
Ey Ağlar Allah'ı görmemek de var


Kınamayın bizi

Kınamayın bizi Hâdî sevenler
Rûh şeydâ olmasa kalb uyanur mı
Söyledür "zebân" i dîl İnan şâhi
Hallâk'ı zikreden kul kınanur mı?

Küllü boş değildür çarh-ı Binə ' mız
Damlasız ummandur nehr-i cârîmiz
Rûz ü şeb zikredir dil Sübhân' yavrularımız
Sübhân'ı zikreden dil kınanur mı?

Lâ-mekân telleri ebruşum dokur
ESRÂR-ı Kur'an'ı âşıklar okur
Sır melek kaydından demini urur
Hikmeti söyleyen dil kınanur mı?

Aşkımız galipdür şevket-i şânda
Cânânı buluram dâimâ cânda
Zikrederim Hakkı kalb-i zebânda
Allah'i Zikir eden dil kınanur mı?

"Künfekan" emrinin oldur Sübhân' ı
Âşıka vermişdür Allah bu kârı
Mürgi kuş kafeste kurmiş figâni
Hâr gülin açmasa kuş ve düşünür mı?

Gonca gül şehrine şiirlerini kul girer
Bahr-i amikine keştîyi kurar
Muhammed Hayme'sin altına sürer
Keştîye Hâs binen kul kınanur mı?

Ümm-ül kitabına yazmışdur Allah
Yanıyor vücûdum zâtına Vallâh
Bir cemâl görmüşem Bismillâh Billâh
Ol cemâli gören göz kınanur mı?

Ağlar Baba'yı da Pîrler sardılar
Bir çarkın üstünde dönir gördiler
Bu çarkı dâimâ çevir dediler
Sormadım ki kolum çok çevirür mı?


Öyle güle bülbül oldum

Öyle güle bülbül oldum konması mümkün değil
Gonca gül şebnemin açmış, konması mümkün değil

Ol gülün uşşaka şavki eyledi şeyda beni
Öyle bir bahçede bitmiş, girmesi mümkün değil

Dedi Musa aç hicabın nur cemalin göreyim
Hak buyurdu LENTERANİY görmesi mümkün değil

KÜN denince çar cihanı eyledi çün bi-kusur
Gayullah’a şahabet etmesi mümkün değil

KENZ-Ü EBVAB fetholunca kaynadı gitti cebel
VELAKİN sırrı ile anı görmesi mümkün değil

Her bir eşyanın içinde kudretullah görülür
Baş gözüyle nur cemali görmesi mümkün değil
Ağlar Baba şah-ı şahların şahının sun’ine
Akl anın künhüne varup ermesi mümkün değil.

AĞLARBABA
SAĞ TIKLAMA YOK